Başını sokacak bir çatı, yuvada hissedecek dört duvar arıyordu. Gençlik Parkı’nın karşısında İtfaiye Meydanı, onun arkasında eski Ankara mahallesi.. Çıkmaz sokak, bir eve çıkardı onu sonunda. Bir bahçeye bakan dört ayrı evin pencerelerinin birinden de o baktı..
Dört bekara bir beşincisi eklenmişti ya, bekarlık sultanlıksa burası da saray olmalı dedi. Bekara, hele öğrenciye ev bulmak kolay mı? Yurt yok, yer yok.. 12 Eylül sonrası Ankara, gerçekten yer de yok. Öyle kafana göre sokakta kalamazsın.
Asırlık evler, tahtaları kurumuş yılların kuru ayazında.. İlk gece… Sümerbank pijamasını giydi, annesi diktirmişti ona özel.. Yumuşacık.. Sonra, birden bir kaşıntı… Bir elinde, bir ayağında… Sinek olsa vızıldardı. Söz gümüş, sükut altın, tamam… Ama bu sessizlik yakıyor.
Sıva üstü lamba düğmesini buldu parmakları, Edison marka ampulü yaktı… Bir de baktı, kireç boyalı duvar benek benek.. Boyası dökülmüş lamba düğmesinin ucu gibi, kara kara… Asırlık evlerin asırlık sahipleriyle tanıştı velhasıl…
Tahta kuruları…
Yassı vücutları sayesinde tahta araları gibi yerlerde rahatça geziyor bu canlı türü. Evin görünen yeri sizinse görünmeyen yeri onların..
Şeffaf bir kabukları var. Kara kara görünen, içindeki kanın rengi. Kimin kanı?..
300 gün kadar yaşıyor. Bir o kadar da yumurta bırakıyor etrafa. Gözle görmek mümkün değil.
……..
Sonra birlikte yaşamayı öğrendi evin diğer sakinleriyle. Nasıl yiyip içiyorduysa aynı bahçeye bakan evlerin bekar müdavimleriyle, tahta kurularıyla da paylaştı aşını ister istemez. Bazen sakladı tenini, bazan yiyin ağalar yiyin…
Öyle ya, çaresini bulmuştu. Bir gün uyandığında mesela, gözünde bir ağırlık, açacak açamadı. Bir baktı aynaya, bir gözünün yerinde küçük bir balon… Çaresiz okula öyle gitti. Ne desin! Ev arkadaşlarım ısırdı da ondan mı oldu?
Ama derdi veren Allah çareyi de veriyordu işte. Her eve lazım mucize; limon kolonyası… Artık uykusunda ısırığı farkeder olmuştu ya.. Belki de son ısırığı onu uyandıracak şekilde atmayı sorumluluk bildi kurular.. Kalbi kuru değildi evin asıl sahiplerinin.. Hemen kolonya sürünce şişmiyordu işte, gözü kör olmayası…
Hayat öğretiyor velhasıl. Ya da şarkılar.. Masum değiliz hiçbirimiz.. İş beraber yaşayabilmekte…
Sevgiyle kalın.