Uzun süredir ot gibi duran yeşillik, bugün tomurcuk verdi ve sarı çiçekler açtı. Yunus’un sarı çiçekle söyleşisi geldi aklıma.
Ben de sordum sarı çiçeğe, annen baban var mıdır? Muzipçe gülümsedi. Annem babam topraktır demesini bekliyorum tabii şiir gereği. Ama bir yandan da etrafıma bakıyorum; doğanın her anından nasıl da hayat fışkırıyor, nasıl da ahenk içinde akıyor binbir renk, binbir ritim… Cevap bu kadar basit olmamalı.
Bunları düşünürken tekrar Yunus okumak geldi içimden. Mehmed Kaplan’ın makalesinde şiirin farklı bir derlemesine rastladım:
“Yine sordum çiçeğe atan anan var mıdır
Çiçek eydur ey derviş bu ne aceb sorudur”
diyordu. Cevap oradaydı işte, böyle soru olur mu diyerek…
Sözlü edebiyatımız kulaktan kulağa yayılırken biraz zamana, biraz söylemek istediklerimize göre evrime uğrayabiliyor. Ama farklı derlemeler var olsa da Yunus’un dizelerinde değişmeyen tek şey sevgi; yaradana, yaradılana… Mehmed Kaplan, Yunus Emre ve Nebatlar (Bitkiler) makalesinde Yunus’un şiirlerini destanlarla karşılaştırarak doğanın nasıl işlendiğini ele almış. Yunus’un anlatıları kuvvet, sürat ya da egemenlik üzerine değil. Sabır var daha ziyade, doğayı anlama çabası var. Her şeyin içinde yaradanı görmeye çalışıyor Yunus.
Aslında biz de arada başımızı ekranlardan kaldırsak, yarım saat bir parkta, bahçede oturup etrafa baksak neler göreceğiz!..
Karıncaları birbirine yol vermek için kimse yönlendirmiyor. Kuşlar, kelebekler nasıl da ahenkle uçuyorlar!.. Her biri kendi zamanında açıyor çiçekler. Sular ağacın nebzine göre yol alıyor. Hepsi birbirini hissederek paylaşıyorlar hayatı.
Derken gümüş gibi parlayan mavi kuyruklu bir kertenkele geçti yanımdan. Menşei Okinawa adasıymış. Japonya’nın en güneyindeki bu ada uzun ömürlü insanlarıyla ünlü. Tabii farklı insan trafiği zaman içinde doğal dengeyi de etkilemiş. Farklı hayvan türleri gelmiş, çalı ormanları azalmış… Bu kertenkele türü de şimdi varlık mücadelesi veriyor.
Yunus, insanı da sormuş sarı çiçeğe. Cevabı manidar:
“Yine sordum çiçeğe ademi bilirmisiz
Çiçek eydur ey derviş adem binde biridir”
Sen de doğanın bir parçasısın diyor sarı çiçek. Binde birsin. Ama o binde bir, her şeyi kendi istediği şekle sokmaya çalışıyor. Çeşitleri yok ediyor, renkleri yok sayıyor. Korunma içgüdüsü saldırıya dönüşmüş. Lakin doğayı yenmek mümkün mü? Kendi bindiği dalı kesmiyor mu?
Sevgiyle kalın.
Mavi kuyruklu kertenkele videosu: https://youtube.com/shorts/lCRQqEHB378