Cumhuriyetimizin 100. yılında böyle anılmak güzel olurdu, ama ne yazık ki ülkemiz henüz bu seviyede degil. Birleşmiş Milletler değerlendirmesine göre 137 ülke arasinda 106’ncıyız. 2022’de sekiz basamak gerilemişiz, 2023’te ise altı basamak yukarıya çıkmışız. Biraz mehter takımı gibi. Belli ki daha gidecek çok yolumuz var. Birinci ülke, beyaz zambaklar ülkesi Finlandiya. 1800’lerde İskandinav coğrafyasının arka sokakları gibi olan, bataklıklar arasında kimsenin […]
Fransa’da her yeri tahta kurularının bastığını okuyunca, bu dünya varlığıyla yeni tanıştığım, Ankara’daki ilk öğrencilik günlerim aklıma geldi. Aslında bunu anlatan bir de yazım vardı, tekrar paylaşmak istedim. ….. Başımı sokacak bir çatı, yuvada hissedecek dört duvar arıyordum. Gençlik Parkı’nın karşısında İtfaiye Meydanı, onun arkasında eski Ankara mahallesi.. Çıkmaz sokak, bir eve çıkardı beni […]
Mali müşavir deyince aklımıza ne geliyor? Sayılar, tablolar, vergi mevzuatları… Hayatın olmazsa olmazı, tamam da, böyle de ömür geçer mi diyesi geliyor insanın. Bursalı mali müşavirler de öyle diyor. Zira insan ruhu sınırsız bir derya… Belki bazı yetenekler kişiye göre biraz az, biraz fazla, ama bu farklı şeyler denememize engel değil. Zira içimizdeki farklı seslere […]
Eylül geldi, yavaş yavaş hüzün mevsimine geçiş yapıyoruz. Baştan güzel gelecek belki serin esen rüzgarlar. Sonra düşen bir yaprak görünce kopup giden bir şeyleri hatırlayacağız. Hayat devam etse de ayrılıkları kabul etmek kolay değil. Bir de öğrencilik şarkımız vardı: Eylülde gel. Dinlerken okul aşkımız bizi bekliyor gibi hissederdik. Ya da okulda bir aşk. Halbuki bekleyen […]
Masallar insanların etrafında dönüyor, insanlar da aşkın… Aşkı tavaf ediyoruz ateş böceği misali… Zengin-fakir, güçlü-zayıf demiyor aşk. Kendinden besleniyor. Ve dünyayı geziyor aynı hikayeler. Leyla ile Mecnun da kendini farklı kültürlere uyarlamış. Hindistan’da, Azerbaycan’da, elbette bizde… Ama aslı Arabistan’da geçiyor. Benî Âmir kabilesine mensup Leylâ ve Kays birbirlerine âşık olmuşlardır. Kısa zamanda her yere yayılan bu aşkı […]
Uzun süredir ot gibi duran yeşillik, bugün tomurcuk verdi ve sarı çiçekler açtı. Yunus’un sarı çiçekle söyleşisi geldi aklıma. Ben de sordum sarı çiçeğe, annen baban var mıdır? Muzipçe gülümsedi. Annem babam topraktır demesini bekliyorum tabii şiir gereği. Ama bir yandan da etrafıma bakıyorum; doğanın her anından nasıl da hayat fışkırıyor, nasıl da ahenk içinde […]
Bu pazar sabahı güneş usul usul kendini gösterirken, sanki düğmeye basılmış gibi bir konser başladı. Ağustos böcekleri, diğer adıyla cırcır böceklerinin sesleri doldurdu bahçeleri ve sokakları. Bu satırları Japonya’dan yazıyorum. Her yerde cır cır öten ağustos böcekleri, adeta yaz mevsiminin sembolü. Bu sesi erkek ağustos böcekleri çıkarıyor. Yorulmayan bir dansçı gibi gövdelerini titreterek dişilerini cezbetmeye çalışıyorlar. Daha önce tanık olmadıysanız aşağıdaki kısa videodan izleyebilirsiniz. Buradaki yakınlarıma ağustos böceği ve karıncanın hikayesinden bahsedince, “aa, o hoplayıp zıplayan (danseden) çekirge ama…” dediler. Nazım Hikmet, […]
Yağmurun sesine bak şarkısı geldi aklıma bugün. Cama vuran her damla, beni harap ediyor… diye gidiyor şarkı. Anılar gözünün önünden kayıp giderken insanın damlalara tutunası geliyor. Bir damlayla sevdiklerine ulaşası… Ama nafile. Hatta biraz paramparça, Teoman’ın dediği gibi. Vakit bir türlü geçmezken, yıllar hayatlar geçiyor. Ne diyordu şarkı? Babamın öldüğü yaştayım. Belki daha çok yaşıyoruz büyüklerimizden, ama daha büyük olamıyoruz. Büyüyen içimizde ukde kalanlar, söyleyemediğimiz kelimeler… Bir söz vardı; balıklar da ağlar, […]
Yağmur bereket, yağmur temizlik… Bazen de gerçeklerin su yüzüne çıkması için vesile… Geçenlerde Brüksel kanalının kenarında dolaşırken suyun yüzeyinde köpük köpük yükselen atıkları gördüm. Nedir bu diye araştırırken anladım ki bunlar yağmur sonrası kanalizasyon sisteminden taşanlar. Sistem yağmur sularını taşıyamaz hale gelince kanala boşaltacak şekilde tasarlanmış. Brüksel kanalının ilk bölümü 16. yüzyıl eseri. Anvers kanalının […]
Dünya büyüktü, hem de 80 günde devri alem yapmak bile mucize sayılacak kadar. Bizlerse sokağından çıkmayan, ya da en fazla yakındaki arsada oynayan çocuklar. Dünyamız o kadardı deyim yerindeyse. Gazcılar Caddesi’nin açıldığı zamanı hatırlarım. Şimdiki adı Celal Bayar Caddesi. Yol genişledi diye sevindik, ama neleri yitirdiğimizi anlamadık. Sokaklar evlerin bahçeleri gibiydi, bizimdi. Gelen geçen de […]