Bir.. Birlik.. Birliktelik.. Bir elmanın iki yarısı, ruh eşim, sevgilim…
Aslında hep birlikteydik. Evrendeki her şey.. Dünya, güneş, uzak yıldızlar… Gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz her şey. Ama gün geldi, sıkıştım dedi, ezildi, büzüldü ve patladı. Bum!…
O gün bu gündür uzaklaşıyoruz birbirimizden. Hangi kılıfa uydursak boşuna, evrendeki her şey birbirinden uzaklaşıyor. Evren genişliyor. Nereye kadar?
Kadın ve erkek rolleri gereği birleşiyor, ama ayrı yaşıyor. Anne ve çocuk 9 ay bir, ama zamanı gelince iki ayrı insan.
İstediğimiz kadar kurumlar oluşturalım, vicdan yapalım, insanlar da birbirini itiyor. Yerine gore erkek kahvede, kadın komşuda.. Yerine göre ikisi bireysel hobilerinde.. Yerine gore şu, bu… Binlerce çeşidi var.
Çünkü biz de evreniz. Kesin etinizi, koyun mikroskobun altına.. Binlerce gezegen göreceksiniz. Ay dünyanın etrafında, dünya güneşin etrafında, güneş samanyolunda kendi rotasında, samanyolu kendi aleminde… Ama azar azar uzaklaşıyoruz.
Arada naz niyaz ediyoruz tabii.. Bazen dünya kıskanıp ay ile güneşin arasına giriyor. Ya da ay kendini saklıyor, gündüzleri kayboluyor. Belki de dünya ona arkasını dönüyor… Oynaşıyoruz.
Kabileydik ulus olduk, yetmedi federasyon.. Sovyetler Birliği, Yugoslavya .. bir arada duramadı. İskoçya, Katalonya .. ayrılma derdinde. Birlikte duramıyoruz. O nedenle savaşlar. İtiyoruz, kakıyoruz…
Bir gün yavaşlayacak elbet.. Bir ileri bir geri derken küçülmeye başlayacak. Yaklaşacağız, yaklaşacağız… Kavuşmalar başlayacak. Dip dibe olmak hoşumuza gidecek. Yine yumak olacağız.
Sonra…
Ne diyordu Nilüfer? Dünya dönüyor, sen ne dersen de.
Koskoca evren, bir coşuyor, bir duruluyor. İnsanın içindeki evren de…
Peki ama, hangisi 0, hangisi 1?
Sevgiyle kalın.
Yüksel Çilingir