Çocuktan al haberi

… 18, 19, 20. Önüm, arkam, sağım solum sobe. Saklanmayan ebe… 

Saklambaç.. Gözümüzle görmesek de arkadaşlarımızın o anda bir yerlerde olduğunu biliyorduk artık. Görüş alanımızın dışında da bir şeyler olduğunun farkında olacak yaşa gelmiştik. 

Daha küçük yaşlarda ise ellerimizle yüzümüzü kapadığımızda görünmez olduğumuzu sanırdık. Sonra “Ce!…” İlk varoluşçuluk deneyimimiz…

Ya da birisi elindeki bir şeyi arkasına sakladığında onun yok olduğunu düşünür, hatta bazen ağlardık… O da belki ilk kaybetme korkusu deneyimimiz..

Uzmanlar, bir şeylerin görüş alanından çıksa da varolmaya devam ettiğinin farkına varmamıza “nesnelerin devamlılığı” diyor. Bunun güzel tarafı, örneğin ebeveyn bir yere giderken çocuğun onun tekrar döneceğini biliyor olması. Çocuk o nedenle evde bakıcısıyla ya da diğer aile büyükleriyle gönül rahatlığıyla kalabiliyor. Ya da döndüğünde herkesi yerli yerinde bulacağının rahatlığıyla ana okuluna hatta ilkokula gidebiliyor. Kötü uygulaması da çocuk bir odada başkasıyla oyalanırken anne babanın evden kaçar gibi sıvışması. Bunlar da çocuğun ilk güven sarsılmaları..

Hayatımız işte bu güven duygusunun etrafında dönüp duruyor. Arkamızı döndüğümüzde ne olduğunu bilmek ya da bilmemek.. Eşim/sevgilim beni aldatıyor mu? İş arkadaşım arkamdan bir dolap çeviriyor mu?.. Ona aldatmak ya da dolap çevirmek özelliği kazandıran şey, sizi etkileyen bir alanda olduğu halde sizin etki edemiyor olmanızla ilgili.. Bilinse ne olur? Belki ilişki bitecek, ama zaten o ilişki bilinen haliyle yok ki!..

Güven sorunu tüm insanlığı parmağında oynatıyor. Şimdi korona felaketinde ikinci tepki fazına geçtik; herkes birbirini suçluyor. Bakıyoruz sosyal medyada perde arkası görüntüler.. Bunu diyenlerin tenceresi ne kadar temiz?  Bunları bugüne kadar istihbarat teşkilatları görmüyor muydu?.. Tencere dibin kara…   

Ya da bana dokunmayan yılan bin yaşasın.. Ah işte bu korona yılanı yok mu!.. Herkese dokunuyor. Onu çıkarıp atmak için ise tatlı dil gerekiyor. Güven dili.. Herkes için açık ve şeffaf olan bir yaklaşım.. Bilim dili.. Sevgi dili… İnsanlık bundan da ders almazsa daha büyük felaketler bizi bekliyor.

Brüksel’de bulunan Avrupa Tarihi Müzesi,  10 yaşında bir İtalyan bir çocuk Davide’nin defterine yazdığı şiiri yayınlamış. Davide şöyle diyor: 

KORONAVİRÜS 

Koronavirüs, Koronavirüs, 

ellerimizi dezenfekte ediyoruz, 

Her şey Çin topraklarında başladı.  

Koronavirüs, Koronavirüs,  

tüm dünya Tanrı’ya dua ediyor, 

Evde hepimiz kilitliyiz.  

Koronavirüs, Koronavirüs, 

doktorlar sayesinde tutunacağız, 

Özverili ve cesurlar, 

Altın kadar değerli!  

Koronavirüs, Koronavirüs, 

hepimiz ellerimizi yıkıyoruz, 

umarım yakında kucaklaşabiliriz.

Soru da yanıtı da kolay.. Çocuklara sormalı…

Uzmanlar deyince.. Yıldırım Belediyesi’nin facebook sayfası üzerinden yayınladığı Psikoloji Sohbetleri programında, Uzman psikolog ve psikiyatrist Cihad Kaya konuklarıyla birlikte pek çok soruya cevap veriyor. 

Sevgiyle kalın.

17 Mayıs 2020
yuksel_cilingir