Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır derdik. Mayıs oldu, havalar bir türlü ısınmıyor. Halbuki bir dahaki bahara demiştik pek çok umudumuz için. Cemreydi, bahar bayramıydı derken hıdırellezi yaşadık dün. Hızır ve Ilyas peygamberlerin dünyayı gezip, yılda bir kez buluştuğu günü kutladık. Belki gelir artık bahar. Adetlerimiz doğamız aslında. Doğayı hissederek yaşadığımız günlerden gelen alışkanlıklarımız. Hıdırellez […]
Her şey bugün var yarın yok. Hep tüketiyoruz. Bu deyimi de ağzımızda kolayca yuvarlayıveriyoruz vedalaşırken. Halbuki ne kadar ağır bir anlamı var, hayat tecrübeyle öğretiyor. Sevdiğimizden geriye kalan boş koltuğa bakıp duruyoruz. İçimizdeki boşluk daha da büyüyor. Fotoğraflar çektiğimiz ana hapsolmuş, ulaşılmazlığı hatırlatıyor. Hasret, kavuşma, hasret, kavuşma…. Derken bir gün hasrette takılıyoruz çaresiz. O dönülmez akşamın ufku, o […]
“Iki kez yaşa, bir kez sev” filmindeki karakterlerden biri Felipe. Babası alzheimer olan ve her şeyi kontrol altında tutmaya çalışan Julia’nın eşi. Felipe yaşam koçu, ama en çok da kendisi bocalıyor hayatla ilgili, eşini aldatıyor. Julia, bu durumu öğrense de evliliğini devam ettirmek adına görmezden geliyor. Ama sonunda durumla yüzleşiyorlar. En büyük soru “Neden?” tabii, Julia’dan. Işte burada Felipe niyet ve […]
“Boğazında düğümlenen hıçkırık olayım, unutma beni unutama beni…” Böyle diyor Esmeray buğulu sesiyle.. Bazı melodiler bizi derenin sularında yüzen kağıttan kayık gibi sürükleyip götürüyor. Ne batıp yerimizde kalabiliyoruz, ne de kafamıza göre ilerleyebiliyoruz. Netflix’teki “İki kere yaşa, bir kere sev (Live twice, love once)” filmi de böyle bir melodiyle başlıyor. Baş roldeki matematik profesörünün hayatında eskiden beri […]
Zorlu zamanlarda, her kışın ardından bahar gelir deriz, ya da her gecenin bir sabahı vardır. Ama bu yıl bahar gelmiyor bir türlü, güneş solgun. Sanki çiçeklerin rengi yok, kara toprağa bakıyorlar, boyunları bükük.. Bu sabah YouTube’de müzik dinlemek istedim. Tesadüf bu ya, “Bahar Valsi” denk geldi. Chopin – Spring Valtz adıyla yüklenmiş. Bahar müziği diyor, […]
Bir boş kağıt gibi mi geliyoruz dünyaya? Hiç yaşamadığımız hatıralar hayat yolculuğumuza sonradan mı ekleniyor? Köklerimiz ağaç gibi toprağın altında, nice acıları, kapanmamış hesapları da getiriyoruz beraberimizde. Yaşadıklarımız farklı görünse de bizi insan olarak birleştiren unsurlar var. Doğduğumuz yerin dili, kültürü bizi hazır bekliyor mesela. Ama onlar da bir yere kadar belirliyor kimliğimizi. Tüm insanlarla ortak olan […]
Her şey o kadar çok söylendi ki, ne desem tekrara düşecek. Ama söylemekten vaz mı geçmeli, tabii ki hayır. Öncelikle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sabırlar diliyorum. 2018’de yayınlanan İmar Affı tanıtım videosuna bakıyorum; kayıt dışı yapılanmayı kayda almaktan bahsetmiş. Niyet güzel, ama kayda aldıktan sonra bir şey yapıldı mı? Maalesef hayır. Halbuki hazır liste: tamir mi gerekiyor, güçlendirme mi, bir daha yapmak mı? İşte fırsat. Ama kayıt edildiğiyle kaldı gibi […]
Dönenceyle karanlık günler geride kalmaya başladı. Ama güneş ısıtmaya hemen başlamıyor. Önce kış var yaşanacak. Kış deyince, Kayahan’ın Bir Kuş Uçur şarkısı takıldı aklıma: “Hep karanlık, hep karanlık. Yeter artık, yeter. Bir avuç kar beyazı, bir adım yol bana. Bir nefes ver, bir fısılda..” diyor usta, Sezen Aksu’nun da söylediği şarkısında. Derken Yasunari Kawabata’nın Karlar Ülkesi romanı ve filmi geliyor gözümün önüne. “Tren uzun bir tünelden çıkıp karlar ülkesine girdi” […]
Simsiyah bir gecenin koynunda, aklıma Barış Manço’nun Dönence şarkısı takıldı. Ben de onun dediği gibi uzaklarda bir yerdeyim. Sokak bomboş, sokak lambası sadece kendini aydınlatıyor. Perdeler çekili, ama her evin içinde bir hayat var. Işıklar onu söylüyor. Bir kapıdan giriyorum, benim için de hayat başlıyor. Bir daha anlıyorum ki hayat bir bekleyenin varsa güzel. İnsanın […]
Yıllar önce deniz kenarlarında kalan verimsiz toprakların kız çocuklarına bırakıldığı söylenirdi. Sonradan arsa olarak değer kazanan bu yerler kadınlara piyango vurmasına sebep oldu. Benzeri durum kıraç topraklar için de geçerli. Candarlı’da dede mirası bazı tarlalar icin böyle deniyormuş. Ama şimdi bu toprakların yüzü yaban mersini ile gülüyor. Öyle kolay değil elbette. Bebek gibi bakmak gerekiyor. […]