Aşk!.. Birinin ya da bir şeyin çekim alanına girmek aslında. İşin ilginç tarafı, çeken tarafın bazen bundan haberi bile olmayabiliyor. Aşk tek başına yaşanıyor. Türkümüz de diyor ki: “Eyvana serdim keçe, Nêçe bir ömrüm geçe, Acep o gün olur mu, Yârim elime geçe.”
Kati Piri: “Öncelikle burada şunu söyleyeyim. Eğer bu benim elimde olsaydı, Türk halkı için vizesiz seyahat uzun zaman önceden beri olmalıydı diye düşünüyorum.”
Kurnazlığın zeki olmakla karıstıştırıldığı dünyamızda, AB Komisyonu’nun 2014 raporuna göre yolsuzluk olaylarının Avrupa ekonomisine verdiği zarar yıllık 120 Milyar Avro’ydu. 2014’ten sonra azaldı mı? Bu konu çok fazla gündeme getirilmediği için bilmiyoruz. Öte yandan, Avrupa’nın başkenti Brüksel’in merkez belediyesi bir kaç yıl önce yolsuzluk skandalıyla çalkalanmıştı. Ana sebep belediye başkanının önceden yöneticilik yaptığı bir sosyal […]
1980 öncesi Türkiye’de sağ ve sol siyasi gruplar arasında mücadele sürerken, bir de sessiz sedasız bir grup vardı, islami görüsçüler. Onlara yeşiller denirdi. Rivayete göre yeşil giymek sünnet sayılıyor.
“Insanlar başka bir ülkede yaşıyorsa, orası artık yabancı bir ülke değil, kendi ülkeleridir.”
Her seçimde olduğu gibi, burada da yerel seçimler öncesi sesler daha bir yükseldi. Irkçılıktan, islamofobiden, ayrımcılıktan muzdarip olan herkes sesini daha çok yükseltiyor.
Kolay değil elbet; geçmişi sömürgeciliğe dayanan bir ülke burası. Az zulüm etmemiş Kongo’da. Şimdi bu hatasıyla müzelerde, okullarda yüzleşiyor. Kocaman bir Afrika müzesi var.
Biz de bir pazar günü, Fabrique A – Visitant Programı ekibi olarak, Brüksel’in Stalingrad Caddesi’nde, halk pazarında gezen Brüksel Belediye Başkanı Philipe Close’a mikrofonumuzu uzattık.
İngilizcede göçmen kuş için “migratory bird” deniyor. Bir de “visitant” var. O da göçmen kuşlar için kullanılıyor, ziyaret eden gibi bir anlamı da var.
Özünde göçebe olan insan, tabii yerinde duramıyor. Ama bu aidiyet ve güven duygusundan da kopamıyor. Nasıl kopsun, hepimiz bir insan kümesinin, ailenin üyeleriyiz.
Mağduriyet ve fedakarlık edebiyatı; insanlığın kaçışı, popülizmin çıkışı…
Cennetle cehennem arasında bir yer, bir oluş deniyor Araf için. Günah ve sevaplarımız eşitse ortasında duruyoruz. Değilse?…