“Zaman mekan göreceli
Varolan yüreklerdeki
Hayat aslında iki heceli
Bazen sevgi
Bazen güven
Bazen sezgi”
Herşey Adem’in yasak ağaca yaklaşmasıyla başladı aslında. Yaradanın sözüne sadık kalmadı en başta.
Bütün ülkeler birsüreçten geçtiler. Sistemlerini, dahil olmak istedikleri Avrupa Birliği ailesinin kriterlerine uyarladılar. Bu süreçte, Avrupa Parlamentosu düzenli olarak ilerleme raporu hazırladı. Ta ki aday ülke tam üye olana kadar..
Atalarımız hiç bir zaman boşa laf etmemiştir. Bu söz de aslında bambaşka bir anlam içerir. Allah’ın “Hayy” ve “Hû” sıfatları kastedilerek, “Rabden gelen yine o Rabbe dönecektir” denmektedir.
Maviyi daha mı iyi hisseder insan görmeden, sevdiğinin dudakları daha mı iyi işler tenine? O nedenle mi karanlıkta sevişiriz?
Her inanışta, geçmişten gelen bir şeyler ve onları nasıl ele aldığımız ile ilgili bir açıklama var. Aslında bu açıklamaların hepsi, evreni ve onun bir mikro yansıması olan biyolojimizi pek de anlamadığımızı gösteriyor.
Aşk!.. Birinin ya da bir şeyin çekim alanına girmek aslında. İşin ilginç tarafı, çeken tarafın bazen bundan haberi bile olmayabiliyor. Aşk tek başına yaşanıyor. Türkümüz de diyor ki: “Eyvana serdim keçe, Nêçe bir ömrüm geçe, Acep o gün olur mu, Yârim elime geçe.”
Kati Piri: “Öncelikle burada şunu söyleyeyim. Eğer bu benim elimde olsaydı, Türk halkı için vizesiz seyahat uzun zaman önceden beri olmalıydı diye düşünüyorum.”
Mağduriyet ve fedakarlık edebiyatı; insanlığın kaçışı, popülizmin çıkışı…
Cennetle cehennem arasında bir yer, bir oluş deniyor Araf için. Günah ve sevaplarımız eşitse ortasında duruyoruz. Değilse?…