Özellikle bu sıcak yaz günlerinde kendimizi dışarıya atmak istiyoruz. Bir su kenarına, bir ağaç gölgesine… Ya akşamları? Kapı önüne sandalyeyi çekip konu komşu toplandığımız, yiyip içtiğimiz günler uzakta mı kaldı? Cinema Trottoir, ya da Türkçe adıyla Kaldırım Sineması bu düşünceden hareket ederek kuruldu. Belçika’ya mülteci olarak gelen insanlara kucak açan, hayat yolculuklarının bu durağında onlara sanatla destek olan Cinemaximiliaan, üç yıl […]
Hep “ah nerede o eski bayramlar, oyunlar…” deyip duruyoruz. Yeni nesil gençler duymaktan bıkmış olmalı. Zira bu ortama doğmuş olmak onların suçu değil. Her şey aslında biz yetişkinlerin eseri değil mi? Oyun deyince… Kapı önleri, sokaklar, komşu bahçeleri, arsalar oyun yerlerimizdi. Çocuk bahçesi Karagöz Hacivat anıtının karşısında vardı bir tek, oraya gitmekse ayrıcalık. Ama yokluk […]
Mali müşavir deyince aklımıza ne geliyor? Sayılar, tablolar, vergi mevzuatları… Hayatın olmazsa olmazı, tamam da, böyle de ömür geçer mi diyesi geliyor insanın. Bursalı mali müşavirler de öyle diyor. Zira insan ruhu sınırsız bir derya… Belki bazı yetenekler kişiye göre biraz az, biraz fazla, ama bu farklı şeyler denememize engel değil. Zira içimizdeki farklı seslere […]
İnsanoğlu kuş misali. Hep bir kuşa benzeme ya da benzetme hevesimiz var. Kimi şahin olmak ister, kimi kartal. Anka kuşuna atıfta bulunmak da pek yaygın. Kolay değil elbet sudan çıkmış balık olmak. Teoriye göre hayat suda başladı. Sonra sular çekilip kara ortaya çıkınca kuru havada nefes almayı öğrendik. Kuşlara gelince, kimisi ne yardan vazgeçti ne […]
Bir görünen bir de görünmeyen yüzümüz var. Bazen kendimiz bile görmez oluyoruz. Öyle kaptırıyoruz ki kendimizi!.. İş hayatında mesela, aynı şeyleri yapa yapa hataları görmemeye başlıyor insan. Hata yapmasa bile aynı kalmak yetmiyor bazen.. İşletme körlüğü deniyor. Etkileri, işler kötüye gittiğinde ortaya çıkıyor. Özel hayatta da.. Gördüğümüz bir şeyler bizi bir araya getiriyor. Ama her […]
… 18, 19, 20. Önüm, arkam, sağım solum sobe. Saklanmayan ebe… Saklambaç.. Gözümüzle görmesek de arkadaşlarımızın o anda bir yerlerde olduğunu biliyorduk artık. Görüş alanımızın dışında da bir şeyler olduğunun farkında olacak yaşa gelmiştik. Daha küçük yaşlarda ise ellerimizle yüzümüzü kapadığımızda görünmez olduğumuzu sanırdık. Sonra “Ce!…” İlk varoluşçuluk deneyimimiz… Ya da birisi elindeki bir şeyi […]
Uzaktan eğitim… Şimdi hepimiz ona can yeleği gibi sarıldık. Uzaktan eğitim deyince aklıma daha 80’li yıllarda faaliyet gösteren FONO ve Limasollu Naci mektupla yabancı dil eğitimi kursları geliyor. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi, Açık Öğretim Ortaokulu ve Lisesi örgün eğitim sistemi içinde yerlerini alarak yüz binlerce öğrenciye can simidi oldular. Uzaktan eğitim yöntemi […]
Şaşkın, kızgın, üzgün… Duygular etrafımızda uçuşuyor. İnsan kabullenmek istemiyor önce. Yok saymak istiyor. Koskoca ülke liderleri bunu yaptı, kendisi ya da yakın çevresi yakalanınca idrak etmeye başladı. Yüzleşmek gerekiyor. Yıllar önce Dallas dizisinde Ewing ailesinin babası ortadan kaybolduğunda, anne Ellie sanki o hep varmış gibi davranmayı sürdürüyordu. Çocukları ise miras derdinde, annelerini ikna etme telaşına düştüler… […]
Can çıkmayınca huy çıkmazmış. Ya da huylu huyundan vazgeçmez… Ama ezberlerin bozulması gereken bir zamanda yaşıyoruz. Ne demiş Mevlana: “Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek istedim. Bugün akıllıyım, kendimi değiştiriyorum.” Peki akıllanmak için daha ne gerekiyor? “Bir musibet bin nasihatten hayırlıdır” demiş atalarımız. Koronadan daha büyük musibet mi olur? “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” […]
Bir virüs bir kişiyi hasta etmiyor. Katlanarak gidiyor. Ülkeler ilk harekete geçtiklerinde doğal felaketlerdeki gibi düşündüler konuyu, bir kaç gün içinde işlerin kontrol alınacağını düşündüler. Ama maalesef öyle değil. Örneğin deprem gibi bir felaket olduğunda, deprem bittiği anda en tepe noktası aşılmış oluyor. Sonra elbette kurtarma çalışmalarının hızı önemli. Ama hemen yaraları sarmaya başlayabiliyoruz. Burada […]