Hep bir mücadele.. Karnımızı doyurmak gerek elbet, soğuktan, hatta sıcaktan korunmak.. Doğanın akışı içinde hepsi var; meyveler, sebzeler, bize küçük balık olan diğer canlılar, mağaralar, ağaç kovukları, hatta gölgeleri…
Ama karnımız tok, sırtımız pek olsun diyerek geldiğimiz noktada; her bir şeyin paketlenerek neredeyse hap haline getirildiği bir gıda sektörü, başımızı sokup ama çıkarmak istemediğimiz klimalı inşaat sektörü var.
Klima… “Climate” sözcüğünden geliyor. İklim demek aslında ya, biz de kendi iklimimizi yaratıyoruz.
Yani, “nasılsın?”, “ne olsun, hayat mücadelesi” sözlerinin arkasında kendimizi biraz mağdur biraz kahraman ilan ederken, aslında doğal akışın içindeki hayat mücadelesinin cinayete dönüştüğünü ört bas etmeye çalışıyoruz.
İyi hal indirimi var mı? En kolayı; çocuklarımızın geleceği için.. Çocuk dediğimiz de aslında, “henüz olgunlaşmamış küçük yetişkinler” gözüyle baktığımız evcil insanlar. Onları hep bizim insan tanımımıza doğru çekiştirip duruyoruz.
Hayat mücadelesi diye kendimizi, çocuklarımız için diye birbirimizi kandırdığımız bu sahte efsaneye isyan, artık üniversite gençliğinden falan değil, tam da çocukların kendisinden geliyor.
İsveçli bir çocuğun “çevre katliamını durdurmak ve onu iyileştirmek için bir şeyler yapmazsanız, okula gitmenin ne anlamı var’ diye başlattığı eylem, Avrupa’da dalga dalga yayılıyor. Belçika’da onbinlerce çocuk düzenli olarak okulları boykot ediyor. Çocuk mu kandırıyorsunuz diyorlar.
Bu nedenle çevre duyarlılığının eyleme dönüşmesi hızlanmış görünüyor. Bunların Avrupa’da olması önemli, çünkü Avrupa Birliği önemli bir karar ve uygulama, ve de dünyayı yönlendirme yetisine sahip.
Geniş anlamda yapılan ve yapılacak pek çok şey var elbette. Ama damlaya damlaya da göl olur. Buna bir örnek Brüksel Belediyesi’nden..
Avrupa’nın başkenti Brüksel’de, belediye tarafından başlatılan proje ile belediye sınırları içerisinde doğacak her çocuk için Afrika’ya bir ağaç dikilecek. Proje, büyük bölümü yarı kurak iklim kuşağında yer alan Senegal’de yoğunlaştırılacak.
Brüksel Belediyesi sınırları içerisinde her yıl 3 bin çocuk dünyaya geliyor.
Yale Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, ilk uygarlıkların 11 bin 700 yıl önce ortaya çıkmasından bu yana, yeryüzündeki ağaç sayısının yüzde 46 oranında azaldığına dikkat çekiliyor.
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de her yıl kağıt, karton ve yaşamsal ihtiyaçlarımız için kişi başı ortalama 7 adet ağaç tüketiyoruz.
Doğa bize sınırsız veriyor. Belki biz de tükettiklerimizden bir fazla ağaç dikerek biraz olsun vefa gösterebiliriz.
Sevgiyle kalın.