Barış sloganımız olsun

Nihayet yılın sonuna geldik. Hepimiz yeni yıla yenilenmiş olarak girmek istiyoruz. Hatta şarkıya bakılırsa yeni bir aşk, yeni bir iş … yine gülecek bir neden ile…

Ama vücudumuzun bir kısmı da kanamaya devam ediyor. Dünya kan ağlıyor… Gazze’de doğan bebek dünyayı bomba sesleri ve ağıtlar ile tanıyor. Ya da daha ne oldugunu anlamadan dünyaya veda ediyor. Sadece bu bile durumun vehametini anlatıyor aslında. 

Ancak her konuda olduğu gibi ne yazık ki bu konuda da taraf tutma eğilimindeyiz. İlla bir tarafın kazanması bir tarafın kaybetmesi gerekiyor. Halbuki savaşın silah tüccarları ve onların işbirlikçileri haricinde kazananı yok. Milyarlarca dolar… Milyonlarca insan refah icinde yaşar o parayla. Ama tersine, masum insanlar savaşın bedelini hayatlarıyla ödüyor.

Televizyonda top tüfek reklamı yapamıyor tabii silah sanayii (şiddet içeren filmleri saymazsak). Pazar yaratıyor. Nasıl yaratılır o pazar? Birbirine düşürerek… Birinci Dünya Savaşı bir Sırp gencin Avusturya-Macaristan veliahtını öldürmesiyle başladı deniyor. Arkada bu kıvılcımı çakan hangi güçler vardı? Elbette birdenbire hamiliğe soyunanlar… Almanya’da bir hareket, derken İngiltere’den barış ! elçiliği, sonra Rusya… Domino taşı gibi döküldü ülkeler, ve milyonlarca insan hayatı…  

Bizde de iç karışıklık çıktı en başta. Düne kadar yan yana yaşayan insanlar düşman haline geldi. Ve hamiliğe soyunanlar topraklarımıza üşüştüler. Bu oyuna karşı gelen yine Atatürk önderliğinde bu toprağın insanları oldu. Direniş, Kurtuluş Savaşı’na dönüştü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına kadar sürdü. Derken İkinci Dünya Savaşı başlatıldı, ama tüm tahriklere rağmen savaşa girmedik.. İşte, ezberleri bozulanlar en masum sloganı bile duymak istemiyor. Yurtta barış, dünyada barış…

Benzerini yakın dönemde Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yaşıyoruz. Birileri tetikliyor, birileri devreye giriyor. Irak’da olduğu iddia edilen kimyasal silahlar hala bulunamadı. Usame bin Ladin’in cesedi uçaktan atıldı, akibetini gören yok. Artık yöntemler bile insanın aklıyla oynar seviyede. 

En çok din ve milliyetçilik kullanılıyor ayrıştırmak için. Sanki birileri ötekinin kuyusunu kazıyormuş havası, bir galeyan… Bırak kim ne derse desin, sen inancına sarıl, ülken için çalış… Öyle iyi bir örnek ol ki özensin insanlar.

Bir de genellemeler var. Bir argüman Filistinlilerin toprak sattığı, şu anda başına gelenleri hak ettiği. Atalarının yaptığı hatayı yeni doğan bebekler mi ödesin? Öte yandan bu katliamı bütün İsrail halkına mal etmek doğru mu? Orada da savaşa karşı yürüyen insanlar var. Dünya üzerindeki pek çok yahudi tepkilerini dile getiriyor.

Bindiği dalı kesiyor velhasıl insan nesli.. Kimi zaman düpedüz işgal ediyor, kimi zaman dolaylı yollar deniyor. Ve bu kısır döngü devam ediyor. Bunca tecrübeye rağmen buna izin veren kim? Bana göre, ayrışmaya ve kutuplaşmaya prim veren herkes… 

Yeni yılda barışın dünyanın sloganı olması dileğiyle. Atatürk’ün yaklaşık yüz yıl önce söylediği gibi: Yurtta barış, dünyada barış!

Sevgiyle kalın.

12 Şubat 2024
yuksel_cilingir