Hep bir şeyleri özlüyoruz. Giden gelmiyor, gelen kalmıyor. Ama en çok da kendimizi özlüyoruz geride bıraktığımız, ya da hiç ulaşamadığımız.
Şu anda hızlı trendeyim. Memlekete doğru yol alıyorum. Evet, yıllar sonra nihayet evime. Ona dokunmayı özledim. Kokusunu içime çekmeyi. Dışarıda direkler akıp gidiyor. Sanki zaman tünelinin içinde kayıyorum. İçim titriyor, biraz kaybolmuş, biraz kendini arıyor. Bulabilecek miyim? Uzaklara bakıyorum, sanki zaman durmuş gibi. Dağlar, ovalar, bir tablo gibi duruyor karşımda. Zaman hep yakınlarda mı hızlı akar? Uzaklar aynı kalır mı? Belki de onu diledim hayallerimde, evim aynı kalsın.
Sanki sokakta oynamaya devam ediyorum. Kapı açılsa annem çağıracak, içeriye gireceğim, sıcacık sobanın yanına. Hep beni kapıda beklerdi, hiç kendim açmazdım kapıyı. Şimdiyse kapalı. Açsam, içeride olsa. Kapı sanki bana sen mi geldin diyor gıcırdayan sesiyle. Bu hoş geldin mi demek, neredeydin bunca zamandır mı? Açık tutsam gelir mi annem geriye? Anlar mı beklediğimi? Süzülür mü içeriye kapıdan gelen ışıkla?
Geldiğimde bu odada yatardım. Sanki o da beni beklerdi. Şimdi perdeler sımsıkı kapalı. Sanki dünyayla bağlantısı kesilmiş. Sanki küskün. Dolapların içi boş. Duvarlar sessiz. Bombeli lamba düğmesi, hani şu kocaman sıva üstü düğmelerden. Ne güzeldi lambayı yakmak onunla. Çıt… Her iş gibi marifet sanırdım ya, o da onaylardı sanki sesiyle.
Ayna yine yerinde duruyor. Etrafındaki fotoğraflar da. Sanki sımsıkı sarılmışlar aynanın kenarlarına. Fotoğraflara bakmak beraberken keyifliydi. Şimdi ulaşılmazlığı yüzüne vuruyorlar insanın. Kendime baktım, bir fotoğrafta, bir aynada. En zoru da kendine erişememek galiba.
Soba yine yerinde duruyor. Etrafında oturduğumuz, yemek yaptığımız, çay demlediğimiz, üzerine mandalina kabukları koyup kokusunu içimize çektiğimiz. Hayatımızın şahidi. Nasıl da kemiklerimize kadar ısınırdık burada. Sobayı yaktım ben de, belki canlanır bir şeyler.
Annemin odasına girdim. Yatak öylece duruyor. Kıvrıldım yatağa, sanki onun kalp atışları sinmiş, sanki kalp atışlarımız birbirine karıştı eskisi gibi.
Sonra gezdim her köşesini evimizin. Banyoya baktım. Anacığımın koyduğu sabun öylece duruyor. Onun kokusu. Mutfak ıssız, raflardaki kap kaçak küçük pencereden giren ışıkla bakışıyor. Bahçede kuruyan bitkilerin arasından inatla çıkan yapraklar var. Toprağından geliyor bereketi.
Sobayı yanar bıraktım. Dilerim hep sıcak kalır.
Sevgiyle kalın.