Acıların kadını

Ya da kadınların acısı. Nedir bu kara yazısı kadınların diyesi geliyor insanın. Nedir kendi içimizde yarattığımız canavar?

Ona yar olmayacaksa kimseye olmasındı. Yüzüne kezzap attı. Pavyonda çıkıyormuş, iyi olmuş diyenlerin olmadığı günlerdi. En azından uluorta. Bergen yine sahnelere döndü, albüm çıkardı. Acıların Kadını. Yetmedi, öldürdü kocası. Bergen’in peşinde koşarken başkasıyla evliydi. Hapisten çıktıktan sonra, dört erkek çocuğa tacizden yine gazetelerde yer aldı.

Sonra Emrah aynı şarkıyı Acıların Çocuğu olarak okudu. O dört çocuğun acısı mıydı, yoksa Bergen’in kocasının çocukluğu mu? İnsan tecavüzcü veya katil olarak dünyaya gelmediğine göre, nasıl bu hale gelebiliyor?

Marina Abramović, bir gün bir masaya 72 nesne koydu. Neler yoktu ki? Tabanca, mermi, boya, tarak, kırbaç, ruj, çakı, jilet, parfüm, çiçekler, yara bandı, meyve, … Dedi ki, bunlarla bana istediğinizi yapabilirsiniz, sorumluluk bana ait.

Sonra başladı insanlar. Önce hafifçe dokundular. Baktılar ses yok, başladılar evirip çevirmeye. Üçüncü saatte bütün kıyafetleri jiletle kesilmiş durumdaydı. Dördüncü saatte derisinde bıçaklar geziniyordu. Birisi, kanını emmek isteyen olursa diye boğazına kesik attı. Cinsel taciz girişiminde bulunanlar oldu. Birileri kafasına silah dayadı, onun parmağını tetiğin etrafında gezdirmeye başladı. Tam bu noktada vicdan harekete geçti, seyirciler arasında kavga çıktı.  

Belli ki içimizde bir sıkışmışlık var, onu rahatlatmak için yapmayacağımız şey yok. Hele bu kapalı kapılar ardındaysa. Ya da bir maskenin.

Kahlo Frida, onu anlatan filmden sonra kıyafeti, aksesuarları, saç modeliyle moda oldu. Ama onun acısını ne kadar anladık? Bir demir çubuğun kaza sonucu dağıttığı omurgasını bir türlü toparlayamadı. Çocuk sahibi olmak istedi, defalarca düşük yaptı. Kocasını sevdi, ama kız kardeşiyle yakaladı. Acısı ona özgüydü. İnsanlar bilse de anlamadı. O nedenle belki, resimlerinin eşi benzeri yok.

Ama başkasının acısına olan duyarsızlık nereden geliyor? İnsan, nasıl gözünün içine baka baka birinin canını yakabiliyor? Nasıl, üzeceğini bile bile ihanet ediyor? Ne yaşıyor çocukluğunda? Nasıl şekilleniyor hayatın temelleri?

En kötüsü de insanın kendi yaşadığı acıları başkasına yaşatıyor olması. Katil cinayet yerine yeniden gelir derler, bazen mağdur aynı ortamı yeniden yaratmaya devam ediyor. Katil rolünde, mağduriyetinin intikamını alıyor. Ama içindeki ateşi söndürür mü yeni yangınlar?

Sorular, sorular. “Bilmez misin ki cevap vermemek de cevaptır” demiş Mevlana. Belli ki cevap içimizde.

Sevgiyle kalın.

28 Şubat 2021
yuksel_cilingir